Aydın hareketi pasif, umutsuz.
Artık bir hareket halinde değil.
Kendisini de, toplumu da, ülkeyi de kendi haline bırakmış bir aydın tipi.
1980 darbesinden sonra azalarak kendini risksiz alanlara götürdü, güçlüden yana saf tutmayı önemsemedi. Geçici gördü.
Nefes almak zamanı gibi geçici gördü.
Neydi aydın?
Aklıyla toplumu, dünyayı değiştirmek için mücadele eden insan.
Okumuş değil, bilgi bilen değil, çok gezen değil,
Mücadele eden insan,
Aklıyla mücadele eden insan,
Devletin demokratikleşme sancılarında ezilmiş, düşman görülmüş aydın.
Sakıncalı görülmüş,
Statükoyu savunsun istenmiş aydından.
Tarihsel aydın hareketi statükoyu sarsmış.
Güvenilmemiş aydınlara.
Toplumsal muhalefeti sürükleyen aydın yok edilmiş.
Bugüne gelince, Osmanlı’dan da kökleri olan aydın geleneği en cılız dönemini yaşıyor, belki kalabalık bir kitle.
Ama önemi etkisinde görülür her zaman…
Bir şairin neler yapabileceğini ve aydın hareketlenmelerini nasıl etkileyebildiğini Nazım Hikmet örneğinde gördük.
Aydınlar dalga dalga geldiler.
Dalga dalga kırıldılar.
Büyük şairler, yazarlar, her meslekten öncü aydınlar,
Korkudan da öte kırgın ve kırık benlikleri ile Araf’talar.
Böyle gitmemeli duygusunun çekimi ile sessizliğin çekimi arasında yaşıyorlar.
Yaşamaksa…
Ancak, aydınların mücadelesi topraklarımızda derin bir gelenektir ve topraklarımız bereketlidir.
Mutlaka ve mutlaka gelenek dirilecektir.