Yunan mitolojisinin en önemli öznelerinden birisi olan Sisyphos (Sisifos) Tanrılara başkaldıran ilk insan olarak bilinir, Sisifos bilgedir, bir kraldır, ancak Tanrılara karşı koyar, baş kaldırır, sonunda Tanrılar Sisifos’u yakalar ve akla gelmeyecek ağır bir cezaya çarptırırlar.
Sisifos’un cezası, iri bir kayayı, her gün bir dağın aşağısından başlayarak, dağın yukarısına, zirvesine çıkartmaktır, ancak Sisifos kayayı dağın tepesine çıkarttığı an, kaya yeniden dağdan aşağı yuvarlanacaktır. Bunun üzerine Sisifos tekrar kayayı dağa çıkartmaya başlayacak ve kayayı yukarı çıkardığında, kaya tekrar aşağı yuvarlanacaktır. Sonra tekrar, tekrar, bu döngü devam edecektir. Cezanın ağırlığı daha derindir, çünkü Sisifos, Tanrılar tarafından ölümsüz kılınmıştır. Sonsuza kadar Sisifos kayayı çıkaracak, kaya yeniden düşecek ve Sisifos tekrar başlayacaktır.
Sisifos efsanesi günceldir, bu efsane üzerine düşünürler yazmıştır. Sisifos cezasından yola çıkılarak, hayatın da bu cezaya benzediği, hayatın anlamsız ve saçma olduğu üzerine yazılar yazdılar. Bazı düşünürler ise, Sisifos’un bu cezayı çekerken bile, kayayı her yukarı çıkarış da meydan okuduğunu, başkaldırısını sürdürmüş olduğunu yorumlamayı tercih ettiler.
Evet bazen hayatın monotonluğu, aynı döngü içinde tekrarı, her gün aynı işlerin ve hareketlerin yapılması tam da Sisifos’u hatırlatır. Günlük hayatın sıradanlığı dayanılmaz hale gelir. Tekrar ve sürekli tekrar. Herkes günlük hayatında bazen Sisifos olur.
Ama, unutmamak gerekir ki, o Tanrılara başkaldırmıştır. Cezası, süre giden aynı döngüdür. Günlük hayat düşünülmeden yapılan bir döngüdür, bu yönü ile Sisifos’a pek de benzemez.
Türkiye’ye gelelim. Türkiye’nin demokrasi süreci Sisifos efsanesinde ki kısır döngüye benzemiyor mu? Yıllardır ülkenin demokratikleşmesi için çaba gösteren, mücadele eden insanlar, nihayet ülke demokratikleşiyor derken, kesintiler ile yeniden başa dönmüyorlar mı? Umutsuzluğa kapılmıyorlar mı? Tam eşitlikçi sosyal hukuk devleti yönünde ilerleniyor derken, siyasi iktidarların demokrasiden uzaklaşmaları ile karşılaştıklarında, başa dönüldüğünde, kendilerini iç dünyalarında Sisifos olarak görmüyorlar mı?
Bazen iktidarların otoriterleşmesi ile, bazen de askeri darbelerle, Türkiye’de demokrasi süreci hep kesintiye uğradı.
Demokratikleşme çabası için ömrünü veren insanlar, yeniden geriye dönüldüğünde, başa dönüldüğünde, bir adım ileri, üç adım geri ile karşılaştıklarında kendilerini Sisifos olarak görebilirler.
Ancak hayat bir bütün, Türkiye’de demokrasi için yaşanan tüm olumsuz sürece rağmen, vazgeçmeden, umutsuzluğa kapılmadan, demokrasi talebini sürdürmek, yükseltmek gerekli, çünkü hayat bazen küçük çabaların toplamı, küçük emeklerin bile, müthiş, güzel sonuçlar yaratabileceğini unutmamak gerek. Bazen duyulmadığını zannettiğimiz o farklı sesimiz, cümlelerimiz, sağır mı diye merak ettiğimiz kulaklara ulaşabilir.
Bu ülke, Türkiye, demokrasi mücadelesini bir kez daha görmeli, hep görmeli, daima görmeli,
Döngümüz olacaksa, demokrasi mücadelesi içinde olmalı.
Demokrasiyi yukarı çıkartmalı, zirveye. Bazen süreç gerilese de, yeniden, tekrar ve yeniden.
Geri çekilmeden…