Kimseye Bakmıyordu

Kimseye Bakmıyordu

Uçurumun dibinde bulundu, En sert kayalara çarpmış. Parçalı bir bakış vardı yüzünde, Kimseye bakmıyordu. Ölü teknelerin arasına götürdüler, Can vermişti, Can almıştı. Deniz sesini ölüler arasından doğrulur gibi dinledi, Kendine vedasını dinledi, Bir kez daha, bir kez daha. Üzerinde konuşmamalı, Yok saymalı, Unutma dememeli, Unut beni ise  hiç söylenmemeli. Huzur bulduğu açıktı. Kim olduğunu hatırladığı konuşuldu. Vahşiydi çok. Ama insanlık tarihi gibi hep bilinecekti. Unutulmasın diye daima anılacaktı. O kendi aklına mezar gibi gömüldü. Varsa kalbi hala atar. Bazıları bilir

Okumaya Devam Et

Aşkın Bitmeyeceği Zamanlar

Aşkın bitmeyeceği Zamanlar

Zindanların geceleri kuşattığı bir ülkede, Aşkın resmin içinden çıktığı zamanlarda, İliklerine kadar sev beni. Sancakların düştüğü yerde, Aşkın hiç bitmeyeceği zamanlarda. Hayat keder değil, Gör beni, baktığın gibi gör, herşey gibi sev, ne varsa güzel, hepsi gibi sev. Aynıyım, huzursuz bir benlik, kaybolmak isteyen başaramayan bir benlik. Gelecek yine geçmişe dönüyor, bulacağı kırık taş parçaları, Bilirsin bu öyküyü, Daima aşk çözer. Aşkın hiç bitmeyeceği zamanlar, Huzursuz benliğin boğulan kadını kurtardığı zaman da başladı. Resmin içinde, Bitmeyen zamanlarda. Bilinmeyen düşlerde.

Okumaya Devam Et

Anayasa, Halk ve Pazar Günü

Anayasa halk ve pazar günü

Günlerden Pazar değildi, 12 Eylül günleriydi, 1982’li  günlerden birisinde,  1982 Anayasasının Mimarı denilen Prof.Dr.Orhan Aldıkaçtı, İstanbul Hukuk Fakültesi’nin ünlü -1- numaralı amfisine konuşma yapmak için geldi,konuştu. Hepiniz hukukçu olacaksınız, beni anlayın, elimden geleni yapıyorum, sabah kalkıyorum, onlar değiştiriyor dedi. Rahatsızdı, kendisinin demokratik bir anayasa yazmaya çalıştığını, ama hemen ertesi gün beş generalin değiştirdiğini uygun bir dille söylüyordu. Aslında kendisinin Faşizm anayasası ile ilgisi olmadığını belirterek savunma yapıyordu, o dönemin hukukçuları toplum içine çıktığında hukukçu vizyonuna sahip olduklarını kanıtlamaya çalışıyorlardı. Sonra

Okumaya Devam Et

Kapitalizmde Aşk Mümkün Mü

Kapitalizmde aşk mümkün mü

Kapitalizm, Para-meta ve toplamında piyasa ilişkilerinin hakim olduğu bir sistem. Kalıcı duyguya yer yok. Derin duyarlılık kavramı gündem dışı ve insanlar artık duyarlılığa şaşırıyor, kavram var ama çıkarlarına duyarlı söylemi ile yer değiştirdi. Kapitalist sistemde aşk ölmektedir. Bu ölüm gizlenmekte, kavram yaşatılmakta, ama içeriği ve uygulamaları değiştirilmekte, Kimse henüz ASLINDA AŞK ÖLDÜ DİYEMEMEKTE. Kapitalizmin tüm uygulamaları yaygınlaştıkça, İnsanlığın içinde derinleştikçe, yerleştikçe, aşkın geri çekilmesi, çıkarcılığın, kariyerist düşüncelerin ve seksin öne çıkması tesadüf değil. Şöyle bir baksak çevremize , dostlarımıza, hatta

Okumaya Devam Et

Devrim İçinde Devrim Denemesi, Kronstadt

Devrim İçinde Devrim Denemesi, Kronstadt

İnsanlık tarihi daima devrimlerle ilerler, bugün insanlığın ürettiği demokratik kurumların ardında, temelinde  daima devrimci bir süreç vardır. İngiliz devrimi, Fransız devrimi, Rus-Sovyet devrimi sayesinde insanlık  ilerlemiştir. Ancak tarihe bütün olarak bakmak, yaşanırken gerçekleşen olayları , trajedileri, acıları görmeyi, düşünmeyi ihmal etmemek ve daima önemsemek gerekli. İnsani yan hiçbir zaman unutulmamalı. Özellikle devrim dönemlerinde  muazzam çelişkiler ve çatışmalar ortaya çıkar. Genellikle devrimden sonra iki tipte sonuç görüldü. Bunlardan daima rastlanılanı karşı devrim, karşı devrimci süreçlerdir. Bu konu üzerinde bu yazıda durmayacağız.

Okumaya Devam Et

Kurdun Döndüğü Gece

Kurdun Döndüğü Gece

Kurdun döndüğü gece, Köşelerde saklanmış, bitmesini bekliyordu yeniler. Kurdun geçtiği yollar onun eski zamanlardaki heykelleri ile doluydu. Eğildi giyotinlerin kurulduğu geceye, Kurdun döndüğü geceydi. Issızlaşmış ovalara doğru neşeli bir ıslıkla güneş gibi baktı, Yine kimse yoktu. Ama ortada korku da kalmamıştı. Umuda inanmazdı. Bu defa tamam dedi. Giyotinse giyotin. Kurdun döndüğü gece, Onun da döndüğü geceydi.

Okumaya Devam Et

Galiyev Doğru Anlaşılsın Diye

Galiyev Doğru Anlaşılsın Diye

Sultan Galiyev, olağanüstü dönemlerde yaşamış, Sovyet devrimine katılmış ve büyük katkı yapmış, ancak sonrasında Sovyet devrimine ihanet ettiği gerekçesi ile Stalin tarafından idamı onaylanmış ve ölümünden çok sonra 1990 yılında da itibarı iade edilmiştir. Galiyev, Türkiye’de de önemli aydınlarımızın düşünce dünyalarında sürekli atfı yapılmış bir kişidir. Dönem dönem Atila İlhan, Cemil Meriç, Kemal Tahir gibi farklı kültürdeki aydınların gündeme getirdiği ve kendi fikirlerine göre yorumladığı bir Tatar devrimcisidir. Bu aydınların aldığı bazı yanlar, bağlamından koparılmış, bütünlükçü yaklaşımdan ve Galiyev’i anlamaktan

Okumaya Devam Et

Avukatların Cesareti

Avukatların Cesareti

Avukatlar, Çok tartışılan bir meslek grubu. Bazen güvenilmez olurlar, Bazen tek çare olurlar. Hukuk zemininde hak aramak için yurttaşların yanındadırlar, elbette ücret de alırlar. Bazen hiç ücret almazlar, bu defa bildiğimiz o soyut kavram olan adalet için, adaleti somutlaştırmak için ortada görünürler, Ama o ne görünmedir, insan hakları ihlallerinde, demokrasi tehlikeye girdiğinde, yıkılmaz, boyun eğmez, inatçı bir kimlikle karşımıza çıkarlar. O zaman unuturuz Avukatlara kızdığımızı, Bir davada acaba iyi savunma yapmadı mı diye içimizden şüphe duyduğumuzu, Artık o bir kahramandır.

Okumaya Devam Et

Sıradanlığın Dip Görüntüsü

Sıradanlığın Dip Görüntüsü

Dünya tarihi güçlülerin çıkarlarına göre yürümekte. Karşı koymalar, direnişler çoğunlukla ezilmekte, Direniş iktidara geldiğinde, aynı güç ilişkilerini bu kez kendisi için kullanmakta ya da kurmakta ve çoğunlukla iktidarını mutlaka koruma güdüsüne mahkum ederek, devirdiği iktidarın yerine geçmekte. Özgürlük bir düş olarak yeniden insan kalbinin derinliklerine umutsuzca geri çekilmekte. Hergün insan, diğer insanlarla eşit olmadığını görerek mutsuzca yaşamakta, Dine kaysa da, kavga çıkarsa da, arkadaşları olsa da bastırdığı bu eşitsiz ilişki biçimi onu bilinçaltı rahatsız etmeye devam etmekte. Bazen bir toplu

Okumaya Devam Et

Evin Kapısı Açıldı

Evin Kapısı Açıldı

Evin kapısı açıldı, İçeride kimse yok, Gidildi, yeni hayatlara, istenilene gidildi. Kalan sertleşmekte, Bir daha asla demekte, Ve Yeniden, Birgün mutlakaya yürümekte, Yolları yürümekte, kıyısına yüzmekte büyük denizin. Kalbindeki yıldızı dünyaya fırlatmakta. Şairin dediği gibi, Yoruldu devin büyük yolunda. O giden oldu, Kalan bakmakta, Ve Kalbini dünyaya fırlatmakta.

Okumaya Devam Et