Hayatlarına kastedildi, hayatları önemsenmedi, onlar da göze aldılar, bir elinde hayatları, diğerinde sıkılı yumrukları. Hayatın çizilmiş sınırından içeri hayatı değiştirmek için girip, kavga bu dediler. Yaşamam artık diyerek. Sen de kaldırımlarda idin, okulda, merhabada, kavgada… Çocuk delikanlıydın. Ağır yenilgi geldi, fiziki perişanlık, zalimlikle muhataplık, ne varsa hayatın içinde olmaması gereken kötülük, hepsi ile karşılaştılar. Her taraf düşman, İdeallerin, aklın ve kalbin sentezinde ayakta kaldılar, düşenlerse güneşe gömüldüler. Bunlar umudun yenilgisi, aşkın yenilgisi, dostluğun, dayanışmanın, kardeşliğin, eşitliğin yenilgisi idi, Onların yenildiği …
Kategori: Siyaset
Batı ve Doğu kültürleri üzerine tartışma sürmekte, bu tartışma sürsün, ancak bazı tespitleri yapmakta yarar var. Batı deyince Avrupa düşüncesi anlaşılıyor, bu şekilde kullanabiliriz, Avrupa düşüncesi bize sömürgeciliği, yarı sömürgeciliği, Emperyalizmi, Kapitalizmi ne varsa kötü bunları hatırlatıyor, ancak bugünkü anlamıyla eleştirel düşüncenin de Avrupa’dan geldiği unutulmamalı. Emperyalizm uygulaması Avrupa kökenlidir, ama Emperyalist sömürüye uğrayan Doğudan karşıt bir Emperyalizm teorisi geliştirilememiştir. Yine Emperyalizmin eleştirisi Batıdan gelmiştir. Sömürülen Doğudan değil, sömüren Batıdan Emperyalizm karşıtı hareketler çıkmıştır. Emperyalizm üzerine, Avrupalı sol, sosyalist ya …
Benzemezdi kimseye balıkçı, kapanırsa içine açılmazdı, kazağını giyer, bazen kıyıda yürür, yaşadıklarını yorumlamaya çalışırdı, kendini özgür bir filozof gibi hissederdi, bu yürüyüşlerde. Sonra da bazen balığa çıkmaz, düşünceye dalardı, kazağı sırtında. Zaten küçük motor takılmış bir sandalı vardı, balıkçılığı da mütevazi idi. Günlük yaşamayı severdi, ama en çok düşünmediği zamanlar gerilirdi, susardı ama düşüncelerinin suskunluğu hoşuna gitmezdi, böyle zamanlar da yaşam sürüyor mu diye merak da ederdi sonradan. Bazen de arkadaşları ile görüşürdü, sadece balıkçı değildi arkadaşları, özellikle farklı tipte …
Aydın hareketi pasif, umutsuz. Artık bir hareket halinde değil. Kendisini de, toplumu da, ülkeyi de kendi haline bırakmış bir aydın tipi. 1980 darbesinden sonra azalarak kendini risksiz alanlara götürdü, güçlüden yana saf tutmayı önemsemedi. Geçici gördü. Nefes almak zamanı gibi geçici gördü. Neydi aydın? Aklıyla toplumu, dünyayı değiştirmek için mücadele eden insan. Okumuş değil, bilgi bilen değil, çok gezen değil, Mücadele eden insan, Aklıyla mücadele eden insan, Devletin demokratikleşme sancılarında ezilmiş, düşman görülmüş aydın. Sakıncalı görülmüş, Statükoyu savunsun istenmiş aydından. …
Günlerden Pazar değildi, 12 Eylül günleriydi, 1982’li günlerden birisinde, 1982 Anayasasının Mimarı denilen Prof.Dr.Orhan Aldıkaçtı, İstanbul Hukuk Fakültesi’nin ünlü -1- numaralı amfisine konuşma yapmak için geldi,konuştu. Hepiniz hukukçu olacaksınız, beni anlayın, elimden geleni yapıyorum, sabah kalkıyorum, onlar değiştiriyor dedi. Rahatsızdı, kendisinin demokratik bir anayasa yazmaya çalıştığını, ama hemen ertesi gün beş generalin değiştirdiğini uygun bir dille söylüyordu. Aslında kendisinin Faşizm anayasası ile ilgisi olmadığını belirterek savunma yapıyordu, o dönemin hukukçuları toplum içine çıktığında hukukçu vizyonuna sahip olduklarını kanıtlamaya çalışıyorlardı. Sonra …
Kapitalizm, Para-meta ve toplamında piyasa ilişkilerinin hakim olduğu bir sistem. Kalıcı duyguya yer yok. Derin duyarlılık kavramı gündem dışı ve insanlar artık duyarlılığa şaşırıyor, kavram var ama çıkarlarına duyarlı söylemi ile yer değiştirdi. Kapitalist sistemde aşk ölmektedir. Bu ölüm gizlenmekte, kavram yaşatılmakta, ama içeriği ve uygulamaları değiştirilmekte, Kimse henüz ASLINDA AŞK ÖLDÜ DİYEMEMEKTE. Kapitalizmin tüm uygulamaları yaygınlaştıkça, İnsanlığın içinde derinleştikçe, yerleştikçe, aşkın geri çekilmesi, çıkarcılığın, kariyerist düşüncelerin ve seksin öne çıkması tesadüf değil. Şöyle bir baksak çevremize , dostlarımıza, hatta …
İnsanlık tarihi daima devrimlerle ilerler, bugün insanlığın ürettiği demokratik kurumların ardında, temelinde daima devrimci bir süreç vardır. İngiliz devrimi, Fransız devrimi, Rus-Sovyet devrimi sayesinde insanlık ilerlemiştir. Ancak tarihe bütün olarak bakmak, yaşanırken gerçekleşen olayları , trajedileri, acıları görmeyi, düşünmeyi ihmal etmemek ve daima önemsemek gerekli. İnsani yan hiçbir zaman unutulmamalı. Özellikle devrim dönemlerinde muazzam çelişkiler ve çatışmalar ortaya çıkar. Genellikle devrimden sonra iki tipte sonuç görüldü. Bunlardan daima rastlanılanı karşı devrim, karşı devrimci süreçlerdir. Bu konu üzerinde bu yazıda durmayacağız. …
Sultan Galiyev, olağanüstü dönemlerde yaşamış, Sovyet devrimine katılmış ve büyük katkı yapmış, ancak sonrasında Sovyet devrimine ihanet ettiği gerekçesi ile Stalin tarafından idamı onaylanmış ve ölümünden çok sonra 1990 yılında da itibarı iade edilmiştir. Galiyev, Türkiye’de de önemli aydınlarımızın düşünce dünyalarında sürekli atfı yapılmış bir kişidir. Dönem dönem Atila İlhan, Cemil Meriç, Kemal Tahir gibi farklı kültürdeki aydınların gündeme getirdiği ve kendi fikirlerine göre yorumladığı bir Tatar devrimcisidir. Bu aydınların aldığı bazı yanlar, bağlamından koparılmış, bütünlükçü yaklaşımdan ve Galiyev’i anlamaktan …
Avukatlar, Çok tartışılan bir meslek grubu. Bazen güvenilmez olurlar, Bazen tek çare olurlar. Hukuk zemininde hak aramak için yurttaşların yanındadırlar, elbette ücret de alırlar. Bazen hiç ücret almazlar, bu defa bildiğimiz o soyut kavram olan adalet için, adaleti somutlaştırmak için ortada görünürler, Ama o ne görünmedir, insan hakları ihlallerinde, demokrasi tehlikeye girdiğinde, yıkılmaz, boyun eğmez, inatçı bir kimlikle karşımıza çıkarlar. O zaman unuturuz Avukatlara kızdığımızı, Bir davada acaba iyi savunma yapmadı mı diye içimizden şüphe duyduğumuzu, Artık o bir kahramandır. …
Dünya tarihi güçlülerin çıkarlarına göre yürümekte. Karşı koymalar, direnişler çoğunlukla ezilmekte, Direniş iktidara geldiğinde, aynı güç ilişkilerini bu kez kendisi için kullanmakta ya da kurmakta ve çoğunlukla iktidarını mutlaka koruma güdüsüne mahkum ederek, devirdiği iktidarın yerine geçmekte. Özgürlük bir düş olarak yeniden insan kalbinin derinliklerine umutsuzca geri çekilmekte. Hergün insan, diğer insanlarla eşit olmadığını görerek mutsuzca yaşamakta, Dine kaysa da, kavga çıkarsa da, arkadaşları olsa da bastırdığı bu eşitsiz ilişki biçimi onu bilinçaltı rahatsız etmeye devam etmekte. Bazen bir toplu …
Sosyal Medya Hesaplarım