Dünya tarihi güçlülerin çıkarlarına göre yürümekte.
Karşı koymalar, direnişler çoğunlukla ezilmekte,
Direniş iktidara geldiğinde, aynı güç ilişkilerini bu kez kendisi için kullanmakta ya da kurmakta ve çoğunlukla iktidarını mutlaka koruma güdüsüne mahkum ederek, devirdiği iktidarın yerine geçmekte.
Özgürlük bir düş olarak yeniden insan kalbinin derinliklerine umutsuzca geri çekilmekte.
Hergün insan, diğer insanlarla eşit olmadığını görerek mutsuzca yaşamakta,
Dine kaysa da, kavga çıkarsa da, arkadaşları olsa da bastırdığı bu eşitsiz ilişki biçimi onu bilinçaltı rahatsız etmeye devam etmekte.
Bazen bir toplu iş sözleşmesinde işveren karşısında,
Bazen çok pahalı elbise giymiş olan birisinin karşısında,
Lüks arabaya hiçbir zaman binemeyeceği aklına her geldiğinde.
İçindeki öfke hep gözlerine vurmakta,
Yabancı, düşman ve öfkeli bakmakta,
Çaresiz ne yapacağını bilmiyor.
Bunun çözümü var dendiğinde, diyenleri kışkırtıcı buluyor,
Onlardan uzak duruyor.
Onlar aşırı.
Ama bir yandan da çok mutsuz.
Okumuyor, düşünmüyor, herşey bilincinin altına gömülmüş,
Dinle bazen rahatlamaya çalışıyor.
Yeryüzündeki küresel düzeni düşünmüyor.
Sistem, dış dünyayı ona anlattığında, düşündürdüğünde ya onlar müttefik oluyor, ya da ülkeyi bölmek isteyen dış düşman,
Cehalete en uygun düşünce biçimi komplocu düşünce biçimidir.
Her kötülüğün arkasında, her olayın içinde o dış ve büyük akıl yok mudur,
O büyük ve dış akılı her önemsediğinde kendi aklını yok sayıyor.
İçinde ki durumun nedenlerini düşünmüyor.
Buğday borsasında, buğdayın fiyatı düşmemesi için tonlarca buğdayın okyanuslara döküldüğünü bilmiyor, ama aç çocukları görünce üzülüyor.
Bekliyor, hayatı geçiyor, farklı hiçbir duyguya düşünceye tahammülü yok, kendi gibi olanlarla aynı partiye ya da partilere oy veriyor.
Sağda ya da solda küçük partileri bile merak etmiyor, incelemiyor, güç vermiyor, hep aynı partiye söylenerek de olsa oy veriyor.
Özgür olmayarak, eşitlik dışı bir hayata mahkum devam ediyor.
Onu kurtaracak birilerini de beklemiyor, kurtuluş düşüncesi de yok , arayışı da yok.
Bu durumlarda idealist politika tıkanır.
Hiçbir öncü siyaset sesini, sözünü sağır kulaklara duyuramaz.
Toplum aramıyorsa bulamaz.